Astım

astım

Nefesinizi hissedin…

Astım, günümüzün en sık görülen kronik (müzmin) hastalıklarından birisidir. Akciğerlerimizdeki hava yollarında yani bronşlarımızda meydana gelen mikrobik olmayan iltihabi bir süreç hastalığa yol açmaktadır. Hava yollarımızda meydan gelen bu iltihabi süreçle birlikte ödem az ya da çok her astımlı hastada bulunmaktadır. İltihabi sürecin derecesine bağlı olarak hastalarda nefes alıp verme işlemi sırasında sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Hava yolları aşırı duyarlı hale gelir. Soluduğumuz hava da bulunabilen zararlı ya da zararsız maddelere karşı normal bireylerden farklı olarak aşırı tepki vermeye başlarlar. Bu maddeleri “tetikleyiciler” olarak tanımlıyoruz. Alerjenler (polen, ev tozu, mantar sporları, evcil hayvan vb), enfeksiyonlar (özellikle viruslara bağlı gelişenler) hava kirliliği, tütün dumanı, kimyasal gazlar, soğuk hava, egzersiz vb astım hastaları için tetikleyicilerden en sık bahsedilecek olanlardır. Astımlı hastaların hava yolları aşırı duyarlı olduğu için bu tetikleyicilerle karşılaştıklarında öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi hatta ağır solunum yetmezliğine varan değişik sorunlar yaşayabilirler. Bu süreçte;

  • Hava yollarımızı çevreleyen, genişleyip daralmasını sağlayan kaslardaki kasılmalar
  • Hava yollarındaki iltihabi sürece bağlı olarak ödem yani şişliğin artması
  • Mukus olarak adlandırdığımız ifrazatın miktarında artış meydana gelir ve,

soluduğumuz havadaki oksijenin havayollarından alveollere ulaşmasında sorunlar yaşanmaya başlar. Nispeten daha kolay nefes alırken, nefes vermede daha büyük sorun yaşarız.

Astım hastalığı hangi sıklıkta görülüyor?

Astım en sık görülen kronik hastalıkların başında yer almaktadır. Tüm dünyada 300 milyonu aşkın astım hastası olduğu tahmin edilmektedir. Erişkinlere göre çocuklardaki sıklığı daha fazladır. Ülkemizde de çocuklardaki astım sıklığının yaklaşık %10 civarında olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.

Astım hastalığının belirtileri nelerdir?

  • Öksürük
  • Nefes darlığı
  • Göğüste hışıltı
  • Göğüste baskı hissi

“Bahar mevsiminde polenlerin yoğun olduğu dönemlerde, üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında,  tütün dumanına,, kimyasal/kozmetik kokulara maruz kaldığınızda ya da egzersiz yaparken öksürük, göğüste hışıltı ya da nefes darlığı yaşıyorsanız astım olabileceğinizi düşünmenizi ve gerekli incelemeleri yaptırmanızı öneririz”

Astım değişkenlikleri olan bir hastalıktır. Her bireyin astım hastalığı kendine özgüdür. Tetikleyicileri ve bunlara karşı verdiği olumsuz yanıtlar farklılık göstermektedir. Bu nedenle standart yaklaşım yerine her astım hastalığının ayrı ayrı değerlendirilmesi, korunma önlemleri ve tedavisinin de kişiye göre planlanması daha başarılı kontrol sağlayacaktır.

Astım hastalığına nasıl tanı konulabilir?

Astım hastalığına tanı konulabilmesi için hastanın şikayetlerinin ve buna neden olan faktörlerin iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Hastanın öyküsü ile birlikte şikayetlerinin özelliklerine göre astım tanısı kolayca konulabilir. Nedir bunlar?

  • Astım hastalığının gelişiminde genetik faktörler önemli olduğu için ailesinde (anne-baba, kardeşler vb) astım ya da diğer alerjik hastalıkların bulunması,
  • Astıma bağlı şikayetlerin gece veya sabaha karşı daha sık ortaya çıkması,
  • Tetikleyiciler (alerjenler, egzersiz, kimyasal maddeler, kozmetik ürünler, sigara dumanı vb) ile karşılaşıldığında öksürük, göğüste hışıltı ya da nefes darlığının oluşması,
  • Spor yaparken şikayetlerinin ortaya çıkması, efor kapasitesinde azalma,
  • Şikayetlerinin olmadığı tamamen normal dönemlerinin olması,
  • Astım tedavisinde kullanılan ilaçlara iyi yanıt vermesi

astım hastalığını düşündüren özelliklerdir.

“Alerjik rinit (nezle) ve astım sıklıkla bir arada bulunmaktadır. Bu nedenle alerjik riniti olan hastalar astım açısından, astımı olan hastalar ise alerjik rinit açısından değerlendirilmelidir”

Astım hastalığında ortaya çıkan bulgular özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda farklı nedenlere bağlı olarak sıkça görülebilir. Bu dönemde astım tanısı konulurken dikkatli olunmalı, diğer hastalıklar açısından iyi incelemeler yapılmalıdır. Hayatın ilk yıllarında astıma benzer bulgularla seyreden birçok hastalığın olabileceği akılda tutulmalıdır.

Astım hastalığına tanı koyarken neler yapıyoruz?

  • Solunum fonksiyon testleri (Spirometri)
  • Bronş provokasyon testleri
  • Alerjenler ile deri prik testleri
  • Alerjenler ile deri prik testleri (Tetikleyicilerin belirlenmesi)

Astım tanısının konulmasında en önemli incelemelerden birisi solunum fonksiyon testleridir. Solunum fonksiyon testleri hem astım tanısı konulmasında, şiddetinin belirlenmesinde ve hastanın takibinde çok önemlidir.

Solunum fonksiyon testlerinin deneyimli personel tarafından uygun ortamlarda yapılması gerekir. Derin nefes alındıktan sonra hızla cihaza üflenir. Bu test ile akciğerlerinizdeki havanın 1.saniyedeki çıkan miktarı astım tanısı ve hastalığın şiddetinin belirlenmesinde bizlere yardımcı olmaktadır. Ancak bazı hastalarda hava yollarında daralma olup olmadığını göstermek için solunum fonksiyon testleri normal olsa bile kısa etkili ß2 agonist (salbutamol) verilerek işlem tekrarlanır. Hastanın ilk değerine göre belirli oranda artış görülürse tanı için çok değerli bir bulgudur.

Astım hastalığı düşünülen her hastada solunum fonksiyon testleri normal olabilir. Öyküsünden astım düşündüğümüz ancak solunum fonksiyon testleri normal olan bu hastalarda provokasyon testlerinin yapılması gerekebilir. Provokasyon testlerinden hangisinin yapılacağına hekiminiz karar verecektir. Bu testler ilaçların (metakolin vb) solunum yolundan inhalasyonu ile ya da belirli protokoller ile yapılacak egzersiz ile yapılabilir.

Alerjenlerle deri testleri astım hastalığını kontrol altına almak için varsa tetikleyicilerin (alerjenler) belirlenmesi amacıyla yapılmalıdır. Bu testler hastanın semptomlarının özelliklerine göre seçilen alerjenlerle yapılır. Sonuçlara göre hastalara korunma önlemlerinin alınması tavsiye edilir.

“Alerji deri testleri ile astım tanısı konulamaz. Deri testi pozitifliği olan bir çok kişinin hasta olmadığını sizlerde çevrenizden gözlemleyebilirsiniz. Bu nedenle testlerin yapılması ve yorumlanması alerji ve klinik immünoloji uzmanları tarafından yapılmalıdır. Aksi taktirde hem tanısal yanlışlıklar yaşayabilir hem de gereksiz önlemlere ve tedavilere maruz kalabilirsiniz”

Astım Hastalığının Tetikleyicileri Nelerdir?

Öncelikle astımınızı kötü yönde etkileyen faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir. Tetikleyici olarak adlandırdığımız bu etkenlerin titiz bir çalışma ile saptanıp ona göre önlem alınması tedavinin ilk ve en önemli basamağını oluşturmaktadır. Hastalarımızın çoğunda birden fazla tetikleyici bulunabilir

Astım hastalığında en sık görülen tetikleyiciler ise;

Hava Kirliliği

Hava kirliliği artık dünyamızın en önemli sorunlarından birisidir. Endüstrileşmeye paralel olarak günümüzde bu sorunla karşı karşıyayız. Başta solunum yollarımız olmak üzere tüm organlarımız üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Astım, kalp-damar hastalıkları, kanser hava kirliliğinin neden olduğu hastalıkların başında yer almaktadır.

Hava kirliliği astım hastalığı olanlarda da olumsuz yönde etki ederek kontrolün zorlaşmasına ve ataklara neden olmaktadır. Bu nedenle gün içerisinde hava kalitesini izleyerek ona göre dış aktivitelerin planlaması yapılmalıdır. Özellikle kış aylarında astımlı hastalarımız çok dikkatli olmalıdırlar.

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan verileri takip ederek astım hastaları aktivitelerini düzenleyebilir. Bu izlemler akıllı telefon uygulamaları ile kolayca takip edilebilir”. 

Alerji

En önemli tetikleyicilerden birisidir. Polenler (çayır-çimen, otlar, ağaçlar vb), ev tozları (akarlar), evcil hayvanlar (kedi, köpek), mantar sporları tetikleyici olarak hastalarda alerjik reaksiyonları (iltihabi süreç) başlatabilir. Besin alerjileri de astım semptomlarına neden olabilir. Ama sıklığı daha azdır. İşte deri testleri ya da yardımcı diğer laboratuvar incelemeleri ile bu tetikleyiciler belirlenerek ona göre korunma önlemleri alınabilir.

“Unutmayalım ki astım hastalarımızda her zaman bir tetikleyiciye karşı alerji saptanamayabilir. Alerji olmadan da astım hastalığı olabileceği bilinmelidir”.

Enfeksiyonlar

Özellikle viruslara bağlı olarak gelişen üst solunum yolları enfeksiyonları astım hastalarında kötüleşmeye hatta ataklara neden olabilir. Kalabalık ortamlarda, okullarda bu enfeksiyonların bulaşma riski fazladır. Astım hastalarının bulaşıcılığa karşı önlem almaları, her yıl doktorunun önerisine göre grip aşısı yaptırması gerekebilir.

Egzersiz

Bazı bireylerde egzersiz sırasında ya da sonrasında öksürük, nefes darlığı ya da göğüste hışıltı sesi ortaya çıkabilir. Astımlı hastada bu durum hastalığının iyi kontrol edilemediğinin işaretidir. Mutlaka doktoru ile temasa geçip tedavisinin gözden geçirilmesini talep etmelidir.

“Astım hastaları herhangi bir şikayet yaşamadan normal bireyler gibi egzersiz yapabilirler. Dolayısı ile okullarda astımlı çocukların beden eğitimi derslerine katılımları konusunda teşvik edici olunmalıdır”   

İlaçlar

Astımlı bazı hastalarda steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlara karşı duyarlılık bulunabilir. Aspirin, ibuprofen ya da bu grupta yer alan ilaçları kullanırken mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Tütün dumanı

Sigara dumanında binlerce zararlı kimyasal madde bulunmaktadır. Bu maddeler astımlı hastaların hava yollarında iltihabi sürecin başlamasına ya da kötüleşmesine neden olur. Pasif olarak bile sigara dumanına maruz kalınmasının da hastalığın kontrolünü zorlaştırdığını biliyoruz. Bu nedenle hem kendimizi hem de çocuklarımızı sigara dumanına karşı korumalıyız. Ergenlik döneminde astımlı hastalar arasında sigara kullanım alışkanlığı giderek artmaktadır. Bu konuda hem ailelerin hem de hekimlerin daha hassas olması gerekmektedir.

Hava şartları

İklim değişikliklerinden astımlı hastalar etkilenebilirler. Soğuk havalarda solunum yollarına bağlı şikayetleri ortaya çıkabilir. Hastaların bu duruma karşı önlem almaları gerekir.

Astım tedavi ile tamamen geçer mi?

“Maalesef son yıllarda geliştirilen ve bizim de kullandığımız yeni ilaçlara rağmen astım hastalığında kür dediğimiz tamamen düzelme sağlanamamaktadır. Ancak astım kontrol edilebilir bir hastalıktır. Bu sayede normal bireyler gibi sorunsuz, yaşam kaliteleri etkilenmeden hayatlarını sürdürebilirler”

Astımın kontrolü ve izlemi

Astımın başarılı bir şekilde kontrolünü sağlamak için bir kaç basamağın birlikte uygulanması gerekmektedir. Basamakların herhangi birisinde aksaklık yaşandığında hastalığın kontrolü konusunda sorunlar yaşanmaya başlar.

Astım,

  • İlaçların düzenli kullanılması,
  • Tetikleyicilerden korunma (çevresel kontrol) ve
  • Hekim hasta işbirliği ile kontrol altına alınabilir.

Hastanın her açıdan eğitimi başarı için en önemli faktördür. Hastalığı hakkında bilgilendirmeler, ilaçların kullanım teknikleri, olumsuz durumda izleyeceği yol haritasının belirlenmesi, tetikleyicilerden nasıl korunacağı ve sorunlar karşısında yapabileceği ilk müdahalelerle ilgili donanımlı olması sağlanmalıdır. Elbette astım kronik bir hastalık olduğu için gerektiğinde aileye ya da hastaya psikolojik destek verilmelidir.

Temel yaklaşımların yanında çoğu zaman hastalığı kontrol etmek için ilaç kullanımına da ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu süreçte kullanılan ilaçlar,

  • Kontrol ediciler
  • Rahatlatıcılar olarak gruplandırılmaktadır.

Bu ilaçlar özel cihazlar içerisinde bulunan ve solunum yolu (inhalasyon) ile alındığı için kullanımı konusunda eğitim verilmesi gerekmektedir. Uygun teknik ve cihazlar kullanılmadığında ilaçlardan beklenen etkiyi görülemez.

Kontrol edici grupta yer alan en etkili ilaçlardan birisi kortizonlardır. Kronik hava yolu hastalığı olan astımlı hastaların bronşlarında mikrobik olmayan inflamasyon olduğu için buna yönelik ilaçların kullanılması gerekmektedir. Anti-inflamtuvar etkiye sahip kortizonlar solunum yolu ile değişik formlarda hastaların tedavisinde kullanılmaktadır. Her birinin ayrı özellikleri olan bu ilaçların kullanım tekniklerini hekimler yeterli zaman ayırarak hastalarına öğretmelidirler. Kortizon içeren ilaçlar solunum yolu ile çok düşük dozlarda alınmakta ve sadece akciğerlerimizde etkili olmaktadır. Hekim kontrolünde kullanıldığında önemli yan etkileri bulunmamaktadır.

“Kortizon içeren ilaçlar hekim kontrolünde kullanılmalıdır. Hekiminize danışmadan dozunda değişiklik yapılmamalıdır”

Montelukast astım kontrolünün sağlanmasında kullandığımız diğer bir ilaçtır. Bunların etkisi nispeten kortizonlu ilaçlara göre daha azdır. Ağızdan günde bir kez alınarak kullanılır.

Son yıllarda zor astım vakalarında biyolojik ajanlarda tedaviye girmiştir. Bu konudaki gelişmeler kontrolünde zorlanılan hastalarımızda ümit vericidir. Anti-IgE ile kontrol edilemeyen astımlı hastalarda iyi sonuçlar alınmaktadır.

“Astımlı hastalar kurtarıcı ilaçları her zaman yanlarında bulundurmalıdırlar”

Kurtarıcı ilaçlar aynı şekilde solunum yolu ile alınırlar. Daralmış nefes alıp vermemizi zorlaştıran hava yollarının etrafındaki düz kasları gevşeterek rahatlamamızı sağlarlar. Salbutamol (ßagonist) en sık kullandığımız ilaçlardan birisidir. Etkisi kısa sürede yani dakikalar içerisinde başlar. Astım ataklarında kısa aralıklarla bir çok kez kullanılabilir. Hastalara da hangi durumlarda nasıl kullanacağı çok iyi bir şekilde öğretilmelidir. Kişiye özel yazılı eylem planı mutlaka hazırlanmalıdır. Bu ilaçların rahatlama yapacağı ancak hava yollarındaki iltihap üzerinde etkisi olmadığı bilinmelidir. Bu nedenle sıkça bu ilaca ihtiyaç duyuyorsanız mutlaka hekiminizi bilgilendiriniz.

“Uyarı! haftada iki seferden daha fazla rahatlatıcı ilaç kullanıyorsanız doktorunuzla temasa geçmelisiniz!”

Uzun etkili olan ßagonist ilaçlar da astım kontrolü için kullanılmaktadır. Uzun etkili olanlar kortizon gibi kontrol edici ilaçlar ile kombine şekilde hastaların kullanımına sunulmuştur.

Bunların dışında daha bir çok ilaç daha az sıklıkta gerektiğinde rahatlatıcı ilaç olarak kullanılabilmektedir.

Hamilelik döneminde astımlı hasta olmak

Hamilelik döneminde hiç bir ilacın kullanılmasını arzu etmesek bile ne yazık ki çoğu zaman bu mümkün olmamaktadır. Genel kabul gören yaklaşımlar hamile kadınların astımlarını kontrol etmek için ilaçlarını kullanmalarının daha iyi olacağını, astımın kötüleşmesi ya da atakların ortaya çıkmasının daha çok risk taşıdığını bildirmektedirler. Diğer bir deyişle hamilelik sırasında astımın iyi bir şekilde kontrol altında tutulmasının hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Gebelik sürecinin bazı astımlı hastalar üzerinde olumlu etkisi olabileceği gibi, bazı astımlı hastalar üzerinde de olumsuz etkisinin olabileceği unutulmamalıdır. İyi kontrol edilemeyen astımlı hastalarda gebelik komplikasyonlarında da artış görülmektedir.

Hamilelikte astım kontrolü nasıl sağlanabilir?

Gebelik sürecinde özellikle bebeğin ihtiyacı olan oksijenin sağlanabilmesi için astım kontrolünün iyi olması gerekmektedir.

  • Düzenli kontroller
  • Eğitim
  • Hasta-hekim işbirliği
  • Tetikleyicilerden korunma
  • Uygun ilaç tedavisi ile astımın kontrolü sağlanabilir

Zararsız gibi görünen vitaminler ve bitkisel ürünler bebeğiniz için sakıncalı olabilir. Her hangi bir ilacı almadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Sadece doktorunuzun önerdiği ve reçete ettiği ilaçları kullanın.

Egzersizin tetiklediği bronkokonstrüksiyon.

Egzersiz sırasında ya da daha sonrasında nefes darlığı, öksürük ya da göğüste sıkışma hissi ortaya çıkıyorsa egzersizin tetiklediği bronkokonstruksiyon olarak tanımlanmaktadır. Astımı olmayan kişilerde görülebileceği gibi alerjisi olan astımlı kişilerde de ortaya çıkabilir.

Semptomlar ve bulgular genellikle egzersizden sonraki 20 dakika içerisinde çıkmaktadır. Bu hastaların solunum yolları soğuk ve kuru havaya karşı daha duyarlıdır. Bu durum hava yollarında daralmaya ve semptomların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

“Eğer astımlı hastada egzersiz ile öksürük, nefes darlığı ya da hışıltı gibi semptomlar oluyorsa hastalığının kontrolünde sorun olduğunu düşünmeliyiz”

Spor yaparken ya da günlük yaşantınızda, herhangi bir efor sırasında solunum yolu ile ilgili sorunlar yaşıyorsanız mutlaka alerji ve immünoloji uzmanına başvurmalısınız.

Önlem olarak soğuk havalarda, hava kirliliğinin fazla olduğu dönemlerde, polen alerjiniz varsa polen seviyesinin yoğun olduğu dönemlerde ya da virüslere bağlı bir üst solunum yolu geçiriyorsanız egzersizden kaçınmalısınız. Soluduğunuz havayı filtre edecek ya da ısıtacak önlemler alabilirsiniz.

Yoğun efor gerektiren takım sporları yerine (futbol, basketbol, hentbol vb) bireysel sporları (yüzme, yürüyüş, yavaş tempoda bisiklete binmek) tercih edebilirsiniz.

Eğer dalış sporları yapmak istiyorsanız mutlaka doktorunuza danışmalısınız.