ARI SOKMALARI HER ZAMAN ALERJİYE NEDEN OLUR MU? Arıları Suçlamayın, Önleminizi Alın

,

Yaşam elçisi olarak tanımlanan arıların ekosistemdeki önemini hepimiz çok iyi biliyoruz artık. Arıların olmadığı bir dünyada yaşamın bir kaç yılda sona erecek olması, arıların doğal döngü ve biz insanoğlu için ne kadar önemli olduğunu özetlemektedir. Çiçeklerin tozlaşmasına, döllenmesine katkı sağlayan arıların işlevleri çok eski medeniyetlerden beri bilinmektedir. Rüya tabirlerinde bile bolluk, bereket ve başarının timsali olan arıların ürettiği bal yanında arı sütü, polenler ve daha bir çok ürün sağlığımıza destek amacıyla kullanılmaktadır. Daha bir çok arı ürünleri de araştırılıyor.

Çalışkanlığı ile örnek alınan, ekosistemin çok önemli öğesi olan arılar ile zaman zaman sorunlar yaşıyoruz. Arı sokmaları. Bir çoğumuzun arı tarafından sokulma anısı da vardır zaten.  Ancak alerjik reaksiyonlar, daha da önemlisi anafilaksi yani şok tablosuna neden olması arı sokmalarının en korkulan sonuçlarından birisidir. İçinde bulunduğumuz bahar aylarından başlayarak yaz sonuna kadar süreçte arıların yoğun çalışma dönemi başlıyor. İster istemez arı sokmaları ile karşılaşacağız. Arı sokmasına karşı korku duymaktansa (apifobi), korunma önlemleri almak ve olası acil durumlarda neler yapılacağını bilmek çoğu zaman yaşam kurtarır.

Arı sokmaları hakkında bilinmesi gerekenleri Doç. Dr. Müge TOYRAN ile konuştuk. Uzun yıllardan beri birlikte çalıştığımız Sayın Doç. Dr. Müge TOYRAN, arı sokmalarının nedenleri, korunma önlemleri, acil tedavi başta olmak üzere bilinmesi gerekenleri bizlerle paylaştı.

Soru: Sayın hocam arılar insanları niye sokuyor? Sebebi nedir?  

Dr. TOYRAN; Arıların bizleri sokma gibi niyetleri yoktur aslında. Kendilerine karşı tehdit algılamadıkları sürece sokma eğiliminde değildirler. Ancak saldırıya uğradıklarını düşündüklerinde sokarlar. Sokma güdüleri arı cinslerine göre de farklıdır. Bal arıları iğnelerini genellikle savunma amaçlı kullanırlar. Yaban arıları ise avlarını öldürme ve içine yumurtalarını bırakma amaçlı sokarlar ancak insanlar eşek arıları için de bir av değildir ve insanları ancak, tıpkı bal arıları gibi, tehdit olarak algıladıklarında savunma amaçlı sokarlar. Bal arıları daha sakinken, eşek arıları ve yaban arıları biraz daha saldırgan davranışlıdır. Tabir yerindeyse daha çabuk sinirlenirler. Bu nedenle çevremizde arılar olduğunda ani hareketlerden kaçınmamız, arı yuvalarını veya yuva yapma ihtimali olan alanları rahatsız etmememiz gerekir. Çevremizde arı yuvalarına rastlanıyorsa çocuklarımıza bu yuvaları tanıtmamız ve yaklaşmamaları konusunda uyarmamız önemlidir.

Soru: Etrafımızda dolaşan her arı cinsi tarafından sokulma riski var sanırım. Sokma açısından arılar arasında farklılık var mıdır?

Dr. TOYRAN; Bal arıları da, eşek arıları ve yaban arıları da sokabilir. Daha saldırgan olmaları nedeniyle yaban arısı sokmaları daha sık görülür. Kişinin yaşadığı bölgenin de bu sıklıkta belirleyici olduğunu belirtmek gerekir. Şehirlerde yaşayan insanlarda, yaban arısı sokması daha sık görülürken, arıcılıkla uğraşılan köylerde bal arısı sokması daha sık gözlenebilir.

Soru; Arı soktuğunda neler yapabiliriz?

Dr. TOYRAN; Arı sokmasıyla karşılaştığımızda telaşlı ve ani hareketler yapmak, sokan arının bıraktığı kokuyu izleyecek arıları veya çevrede zaten bulunan diğer arıları sinirlendirebilir ve yeni sokulmalara neden olabilir. Bu nedenle sakince ortamdan uzaklaşmak gerekir. Hiçbir zaman bir arı, yuvası yakınında öldürülmemelidir. Bu durumda yardım çağrısı olarak salgılanacak koku yuvadaki arıların topluca saldırmasına neden olabilir.

Arı sokmalarının çoğunluğunda sadece küçük bir alanda yerel bir reaksiyon görülür. Ağrı, yanma hissi, hafif şişlik ve kızarıklık olabilir. Daha şiddetli reaksiyonların görülmesi nadirdir. Bu nedenle telaşa kapılmaya gerek yoktur.

Eşek arıları ve yaban arıları soktuklarında iğneleri düz olduğu için iğne arıda kalır ancak bal arıları soktuklarında tırtıklı olan iğneleri sokulan bölgede kalabilir ve halen üzerinde zehir kesesi taşıyor olabilir. Bu durum şikayetlerinizi arttırabilir. İğne sokulma bölgesindeyse sürterek uzaklaştırılabilir. Sıkarak çıkarılmamalıdır.

Eğer sokulma bölgesinde 10cm üzerinde şişlik varsa veya sokulma bölgesi dışında bir bölgelerde belirtileriniz varsa hastaneye başvurmanız gerekir.

Soru; Hangi arının soktuğu önemli mi? Nasıl belirlenebilir?

Dr. TOYRAN; Bal arıları soktuğunda iğneleri genellikle ciltte kalır ve arı da ölür. Oysa eşek arıları ve yaban arıları soktuğunda iğneleri kendilerinde kalır ve arı da ölmez. Gece olan sokulmalarda bal arısı olma ihtimali çok zayıftır. Bulunduğunuz bölge de fikir verici olabilir. Arıcılıkla uğraşılan bir bölgede bal arısı, şehirde veya çöp toplama alanlarında yaban arısı olma olasılığı daha fazladır.

Arı cinsi özellikle immünoterapi yani aşı tedavisi yapılacaksa belirlenmelidir. Anafilaksi geçiren hastalarda uzmanlar tarafından yapılan deri testleri ve serum testleri, gerekirse daha ileri yöntemler ile arı alerjenleri belirlenmelidir. Aşı tedavisi ondan sonra başlanmalıdır.

Soru: Müge hocam her türlü önlemi almamıza rağmen arı sokarsa önerileriniz neler olur?

Dr. TOYRAN; Arı sokması sonrası, iğne cildimizde kalmışsa, sıkmadan, yalnızca sert ince bir cisimle sürterek uzaklaştırmak gerekir. Kaşıntıyı azaltmak için alerji ilaçları (antihistaminikler), ağrı şiddetliyse azaltmak için ağrı kesiciler ve lezyon üzerine buz uygulaması yardımcı olabilir. Buz doğrudan uygulanmamalı, ince bir kumaş veya havlu araya konulmalıdır. Buz uygulaması 10-15 dakikayı geçmemelidir. Uygulama gün içinde 3-4 kez tekrarlanabilir.

Soru: Arı sokmasında yanımızda hiç bir ilaç yoksa neler yapabiliriz. Amonyak, yoğurt vs sürmenin faydası var mıdır?

Dr. TOYRAN: Hayır. Bu uygulamaların faydası yoktur. Öncelikle arı sokması sonrası iğne eğer ciltte kalmışsa sıyırma şeklinde uzaklaştırılmalıdır. Soğuk uygulama yapılabilir. Oluşan şişlik 10 cm’den büyükse veya sokulma bölgesinde şişlik dışında şikayetiniz varsa en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.

Soru: Arı sokmalarına bağlı daha ciddi reaksiyonlar gelişir mi?

Dr. TOYRAN: Arı sokmalarına bağlı çoğu zaman ciddi reaksiyonlar gelişmez. Sokma yerinde kızarıklık, kaşıntı ve ağrı olabilir. Soğuk uygulama ve uygun ağrı kesiciler alındığında düzelir. Ancak bazı kişilerde geniş avuç içi büyüklüğünden daha fazla şişlik ve kızarıklık meydana gelebilir. Bu şişlik yayılma eğilimi gösterebilir. Ağrı, kızarıklık, şişlik ve kaşıntı bulguları görülür. Geniş yerel reaksiyonlarda da benzer bir tedavi yapılır. Ancak geniş yerel reaksiyon dil, boğaz gibi hastanın solunumunu etkileyecek bölgedeyse veya çok geniş ve şiddetliyse kortikosteroid (kortizon) türevi ilaçların kullanımı gerekebilir. Buz uygulaması ve iğnenin uzaklaştırılması dışındaki tedaviler, doktor tavsiyesi alınmadan kullanılmamalıdır. Bu nedenle geniş lokal reaksiyonu olan hastaların sağlık kuruluşuna başvurması gereklidir.

Sokulma bölgesi dışında cilt belirtileri olan hastaların tedavisinde de alerji ilaçları (antihistaminikler) kullanılır. Ancak bu hastaların anafilaksiden ayırt edilebilmeleri ve izlemleri açısından sağlık kuruluşuna başvurmaları gereklidir.

Anafilaksi geçiren hastanın daha önce tanı almış ve yanında adrenalin oto-enjektörü taşıyorsa, hemen uygulaması hayat kurtarıcıdır. Hastanın kendisi yapacak durumda değilse, yanındaki kişilerin tereddüt etmeden iğneyi uygulaması hastanın hayatını kurtarabilir. İğne uygulansa dahi hastanın en kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılması gereklidir. Eğer hastanın oto-enjektörü yoksa, hasta mümkünse yatay pozisyonda tutularak en kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Arının iğnesi ciltte kalmışsa, sürtme yoluyla uzaklaştırılmalı, sıkıştırarak çıkarmaya çalışmaktan kaçınılmalıdır.

Soru; Arı sokmasının sonuçları nelerdir? Arı sokmaları her zaman anafilaksiye neden olabilir mi?

Dr. TOYRAN: Arı soktuğunda sokulma bölgesinde ağrı, kızarıklık, yanma ve şişlik görülebilir ve bu durum saatler sürebilir ancak genellikle kendiliğinden geçer. Ancak bazen, daha önce aynı arı tarafından sokulmuş duyarlı kişilerde, yeniden sokulduklarında daha şiddetli belirtiler görülebilir. Vakaların %10’unda daha geniş, daha kalıcı yerel reaksiyonlar gelişebilir. Bu durum da daha küçük reaksiyonlarda uzun sürse de basit tedavilerle düzelme eğilimindedir.

Çok daha nadiren, duyarlı kişilerde, bütün vücudu ilgilendiren, daha ciddi reaksiyonlar görülebilir. Bunlara sistemik reaksiyonlar denir. Ciltte yaygın kaşıntılı, kızarık ve kabarıklıklar (ürtiker) veya tüm vücutta yaygın kızarıklık gelişebilir. Daha da nadiren cilt bulgularına solunum sıkıntısı, çarpıntı, burun akıntı ve kaşıntısı, bilinç bulanması, baygınlık gibi daha şiddetli belirtiler ortaya çıkabilir; organ sistemlerini de ilgilendiren bu ağır tabloya anafilaksi denir. Anafilaksi bazen çok şiddetli olabilir, şok tablosuyla ve nadir de olsa, özellikle tedavi edilmediğinde ölümle de sonuçlanabilir.

Soru: ARI sokmasında anafilaksi gelişme riski nedir?

Dr. TOYRAN: Toplumda arı sokmasına bağlı anafilaksi geçirme riski %0.3 ile %7.5 arasında değişen sıklıklarla bildirilmiştir. Arıcılarımızda yapılan bir çalışmada oranın %2.3 olduğu gösterilmiştir.

Soru: Arının soktuğu bölge reaksiyon gelişimi açısından önemli midir?

Dr. TOYRAN: Kol, bacak sokmalarında anafilaksi daha nadir görülürken, baş boyun bölgesindeki sokulmalarda ağır reaksiyonların görülme riski daha fazladır. Bu nedenle bu bölgelerden olan sokulmalarda bir sağlık kuruluşuna başvurulmasında yarar vardır. Kapalı kutu içeceklerin  arıların bulunduğu açık ortamlarda tüketilmesi, içine arı girmesi, görülememesi ve içme sırasında dilden sokulma riski yaratır ve şiddetli reaksiyonlar ortaya çıkabilir.

Soru; Arı sokmalarına bağlı anafilaksi geçirme riskleri nelerdir?

Dr. TOYRAN: Bal arısı sokmalarında anafilaksi geçirme riski yaban arısı sokulmalarına göre daha fazladır. Arının baş boyun bölgesinden sokması, anafilaksi geçirme riskini ve şiddetini arttırmaktadır. Erkeklerde arı sokma sıklığı muhtemelen karşılaşmanın daha yoğun olmasına bağlı olarak daha fazladır. Erkeklerde ağır sistemik reaksiyon riski de daha yüksektir. 35-45 yaş grubunda hayatı tehdit eden anafilaksi sıklığı ve anafilaksiye bağlı ölüm sıklığı, diğer yaş gruplarından yüksektir. Çocuklarda bu sıklık daha azdır. Arıcılar, bahçe işleriyle uğraşanlar, çiftçiler gibi bazı meslek alanlarında yoğun temasa bağlı olarak risk artmaktadır. Mastositoz denilen bir hastalığı olan kişilerde arı sokmasına bağlı anafilaksi geçirme riski artmıştır. Arıcılıkla uğraşan kişilerde, muhtemelen yoğun temasa bağlı olarak hem sokulma sıklığı, hem de sistemik reaksiyon sıklığı daha yüksektir.

Arı sokması sonrası anafilaksi belirtileri ne kadar erken başlarsa, tablonun ağır seyretme riski de o kadar yüksektir.

Beta-bloker denilen bazı tansiyon ilaçlarını kullanan hastalar anafilaksi geçirdiklerinde ağır seyretme ihtimali daha fazladır.

Astımı olan kişilerde arı alerjisi riski daha yüksek olmamakla beraber, anafilaksi geçirdiklerinde ağır seyretme riski daha yüksektir. Arı sokması sonrası, cilt belirtileri olmaksızın anafilaksinin diğer belirtileri ortaya çıktığında, tablonun daha ağır seyretme riski daha yüksektir. Kalp ve akciğer hastalığı olan kişilerde ağır reaksiyon geliştirme riski daha yüksektir.

Soru; Arı sokmalarının sonuçlarını öngörebilir miyiz? Daha önce hiç arı sokmayan birinin arı sokmalarında alerji ya da anafilaksi geçirme riski belirlenebilir mi?

Dr. TOYRAN: Arı sokması sırasında daha önce sorun yaşamış, geniş yerel reaksiyon veya sistemik reaksiyon geçirmiş bir kişide, tekrar aynı arı tarafından sokulduğunda benzer veya bazen daha şiddetli bir reaksiyon geçirme riski vardır. Bu hastalara alerji testleri yapılarak hangi arıya duyarlı olduklarının saptanması ve anafilaksi geçirmeleri halinde aşı (immünoterapi) tedavisi almaları gereklidir. Bu nedenle bu kişilerin korunmaya dikkate etmeleri ve doktoru tarafından önerildiyse, adrenalin oto-enjektörlerini yanlarında taşımaları önemlidir.

Daha önce arı soktuğunda sorun yaşamamış kişilerde de tekrar sokulmalarda reaksiyon görülme ihtimali vardır. Hatta daha önce arı sokmadığını düşünen kişilerde de bazen fark etmeden sokulma ile duyarlarmış olma ihtimali vardır ve sokulma sırasında reaksiyon gösterebilirler. Ancak daha önce şikayeti olmamış veya hiç sokulmadığını düşünen kişilerde, sokulursa reaksiyon gelişip gelişmeyeceğini gösteren bir test ne yazık ki mevcut değildir. Alerji testi yapılarak pozitif bulunması, kişinin tekrar sokulduğunda reaksiyon geliştireceği anlamına gelmemektedir. Hatta yapılan test sırasında hastanın alerjenle karşılaştığı için duyarlaşması riski de vardır. Bu nedenle arılar için alerji testleri yalnızca arı sokması sonrası belirgin reaksiyon gelişen hastalar için yararlıdır.

Soru; Daha önce arı sokmasına bağlı reaksiyon göstermeyen ya da geniş lokal reaksiyon gösterenlerde sonraki anafilaksi geçirme riski nedir?

Dr. TOYRAN: Herhangi bir kişinin anafilaksi geçirme riski %0.3 ile 7.5 arasında değişen oranlarda verilmektedir. Anafilaksiye bağlı ölüm sıklığı ise toplumda %0.03 ile 0.48 arasında değişmektedir. Daha önce geniş yerel reaksiyon geçiren bir kişide sonraki sokulmalarda anafilaksi geçirme riski %5-15 arasında değişen sıklıklarda bildirilmiştir.

Soru; Bir arı cinsi tarafından sokulduğunda anafilaksi geçiren kişi diğer arı cinsi tarafından sokulduğunda da anafilaksi gelişir mi?

Dr. TOYRAN: Aynı cins arıyla sokulmada reaksiyon gelişme riskine göre çok daha düşük olmakla beraber, bazen benzer alerjenlere sahip olma sonucu, başka tür arı soktuğunda da alerjik reaksiyon görülebilmektedir. Bu durumun doktorunuz tarafından ayrıntılı testlerle değerlendirilmesi gereklidir.

Soru: Daha önce arı sokmasına bağlı anafilaksi geçirmeyenler sürekli arılar tarafından sokulduğunda anafilaksi geçirme riski var mıdır?

Dr. TOYRAN: Evet, herhangi bir sokulmada alerjik reaksiyon geçirilme olasılığı yüksek olmamakla birlikte vardır. Ancak ne yazık ki, bu olasılığı ön görmek mümkün değildir. Hastanede yapılan testlerle anafilaksi geçirip geçirmeyeceğiniz saptanamamaktadır. Bu nedenle arı sokmalarından mümkün olduğunca kaçınmak alınacak en iyi önlemdir.

Soru; Arı sokmalarına bağlı gelişen anafilaksi zamanla düzelir mi?

Dr. TOYRAN: Anafilaksi sonrası sokulma süresi uzadıkça tekrar anafilaksi görülme riski azalır ancak ne yazık ki kaybolmaz. Bu nedenle anafilaksi geçiren kişiler, uzun süre sokulmasalar bile aşı tedavilerini aksatmamalı ve oto-enjektörlerini taşımaktan vazgeçmemelidirler.

Soru: Çocuklar için arı sokmalarında reaksiyon riski ve yapılan tedaviler erişkinlerden farklı mıdır?

Dr. TOYRAN: Çocuklarda arı sokmalarına bağlı reaksiyon sıklığı ve şiddeti erişkinlerden daha azdır. Bununla beraber özellikle daha önce reaksiyonu olan çocuklarda anafilaksi riski mevcuttur ve korunmaları önemlidir. Oto-enjektörler erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kullanılmaktadır. Aşı tedavisi de 5 yaşından itibaren çocuklar için de kullanılmaktadır.

Soru: Eğer bir kişiyi çok sayıda arı sokarsa ne gibi reaksiyonlar gelişir?

Dr. TOYRAN: Arı sokması sırasında vücudumuza, birçok organımıza zarar verebilen maddeler geçmektedir. Bir arı soktuğunda bu maddelerin dozu çok az olduğu için, alerjik bir durum yoksa, sokma alanı dışında sorun oluşturmazlar. Bununla beraber 50-100 arı aynı anda soktuğunda, çocuklarda bazen daha az sayıda çoklu sokulmalarda, vücuda giren etkin zehir miktarı artar ve organlarımızı etkileyebilecek seviyeye ulaşır. Bu durumda bütün organ sistemlerimizde olumsuz etkiler görülebilir, hatta durum ölümle sonuçlanabilir. Bu nedenle çoklu sokulma durumlarında kişi acilen en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Bu durumla karşılaşmamak için arı kovanlarının ve yabani arı yuvalarının rahatsız edilmemesine dikkat edilmeli, özellikle çocuklar bu konuda uyarılmalıdır.

Soru; Daha önce arı sokmasına bağlı anafilaksi geçirenlerin alacağı önlemler nelerdir?

Dr. TOYRAN: Yapmanız gereken en önemli şey, arılarla temastan kaçınmaktır. Arıların yoğun bulunduğu, kovan bölgesi, çöp toplanma alanları gibi yerlerden uzak durulmalıdır. Çok renkli giyinmek, tatlı kokular kullanmak arıları cezbedebileceğinden kaçınılmalıdır. Açık havada yeme-içme, özellikle mangal gibi arıları çekecek etkinliklerde bulunmak tehlikelidir. Kapalı kutu içecekleri dış ortamda tüketmek, arının kutu içine fark edilmeden girmesi ve içme sırasında dilden sokulmaya neden olabilir.

Tekrar benzer bir durumla karşılaştığınızda hazırlıklı olmanız için doktorunuz tarafından reçete edilecek adrenalin oto-enjektörünü sürekli yanınızda bulundurmanız önemlidir. Bu enjektörün kullanımını, ihtiyaç olduğunda uygulayabileceğinizden emin olacak şekilde öğrenmelisiniz. Hatta yakın çevrenizde, genellikle birlikte bulunduğunuz kişilere de öğretmelisiniz. Bazen sokulma sonrası reaksiyon hızlı ilerleyebilir ve enjektörü yanınızda bulunan kişinin uygulaması gerekebilir. Reaksiyon anında enjektörün hemen uygulanması hayatınızı kurtarabilir. Tereddüt edilmemeli, uygulama geciktirilmemelidir. Enjektör uygulandıktan sonra da en kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir. Oto-enjektörlerinizin son kullanma tarihini kontrol etmeniz, son kullanma tarihi geçenleri atarak yenisini yazdırmanız gerekmektedir.

Arı sokması ile anafilaksi geçiren kişilerde aşı tedavisi (immünoterapi) denilen bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bu tedavide kişinin vücuduna cilt altı enjeksiyonu yoluyla çok düşük miktarda arı zehri belli aralıklarla verilerek, vücutta bir duyarsızlaşma, bir cevapsızlık durumu yaratılmaya çalışılmaktadır. Tedavi haftada bir yapılan enjeksiyonlarla başlamakta zamanla enjeksiyon sıklığı 2 aya kadar açılabilmektedir. Hastanın durumuna göre enjeksiyon sıklıkları ayarlanmaktadır. Tedavi genellikle en az 5 yıl, bazen kişinin özel durumlarına göre ömür boyu uygulanabilmektedir. Tedavi uygulanan kişilerin %80-100’ü tekrar sokulmaları sorunsuz atlatabilmektedir.  Tedavi kesildikten sonra zaman içinde etkinliği azalabilmektedir.

Soru; Bir çok kişi arı sokmalarının faydası olduğuna inanmaktadır. Arı sokmasının sağlığımız üzerine faydası var mı? Var ise nelerdir?

Dr. TOYRAN: Arı sokulması ile bazı hastalıkların tedavisi eski Yunan ve Çin tıbbından beri uygulanmış bir yöntemdir. Bununla beraber tedavinin etkinliği henüz tartışmalıdır. Bazı romatizmal hastalıklar, bazı siniri sistemi hastalıkları ve hatta bazı kanser hastalarında arı sokma tedavisiyle ilgili çalışmalar bulunmakta ve bir kısmında olumlu sonuçlar alınmaktadır. Bununla beraber tedavi henüz geliştirilme aşamasındadır. Tedavi sırasında arı sokması kontrollü bir şekilde ve genellikle akupunktur tedavisinde kullanılan bazı özel noktalara uygulanmaktadır. Farklı hastalıklarda tedavinin yeri, süresi, dozuyla ilgili çalışmalar sürmektedir. Kişilerin kendilerini kontrolsüz şekilde arılara sokturması yarar yerine zarar, hatta alerjik durumlar geliştiğinde veya çok sayıda arı sokması durumunda hayatı tehdit eden sonuçlar yaratabilir.